İletişim Bilgileri
Kaygı

Kaygı

image

Kaygı

Kaygı, çocukların gelişiminin doğal bir parçasıdır ve anneden ayrılma, okul, kardeşler, arkadaşlar ve dışlanma gibi çeşitli şekillerde yaşanabilir. Çocuklar rutine bağlı olaylarda kaygı yaşamakta doğal bir eğilim gösterirler, ancak bu kaygının sıklığı ve yoğunluğu patolojik anlamda incelenebilir.

Kaygı, çocukların gelecekteki olumsuz olaylardan endişe duyduğu ve kendilerini güvende hissetmedikleri durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Bu durum, çocukların güvenlik duygusunu ve bağımsızlık gelişimini etkileyebilir. Ebeveynlerin kaygı düzeyi, çocukların kaygı seviyelerini etkileyebilir; ebeveynlerin ayrılığı gibi olumsuz olaylar, çocukların kaygılı bir kişilik geliştirmesine neden olabilir .Ayrıca, ebeveynlerin olumsuz çocuk yetiştirme yaklaşımları da çocukların kaygı düzeylerini artırabilir .

Bebekler anne karnında ebeveynleriyle bir bağ geliştirir ve bu bağ doğum sonrası farklılıklar göstererek devam eder. Ayrılık kaygısı, çocukların okula başlamasıyla yoğunlaşabilir ve okul fobisine dönüşebilir. Çocuklar, okula başlarken anneden ayrılmanın zorluğunu hissedebilirler; bu durum, özellikle 0-3 yaş arası çocuklarda daha belirgin olabilir. Ayrılık kaygısı, çocukların eğitim sürecini ve okul yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Ayrılık kaygısı, genellikle çocuklarda görülen bir tür anksiyete bozukluğudur. Çocuklar, ebeveynlerinden veya bakım veren kişilerden ayrıldıklarında yoğun bir endişe ve stres yaşayabilirler. Bu durum genellikle çocuğun, ayrılığın kalıcı olduğu veya ebeveynlerinin zarar göreceği gibi olumsuz senaryolar düşünmesiyle ilişkilidir.

Ayrılık kaygısının belirtileri arasında şunlar bulunabilir:

- Ayrılma anında yoğun ağlama veya huzursuzluk

- Ebeveynlerin geri dönüp dönmeyeceği konusunda endişe

- Ayrılma sırasında fiziksel belirtiler (mide ağrısı, baş ağrısı vb.)

- Ayrı kaldığında kendini yalnız hissetme

- Ayrılmanın ardından uyumada güçlük çekme

Bu tür bir kaygı çocukluk döneminde yaygın olmakla birlikte, bazı durumlarda yetişkinlerde de görülebilir. Yetişkinlerde ayrılık kaygısı, genellikle ilişkilerde yaşanan ayrılma korkusu ve bağlanma ile ilgili sorunlarla ilişkilidir. Bu kişiler, partnerlerinin onları bırakacağı veya ilişkilerin sona ereceğinden endişe edebilirler.

Ayrılık kaygısı, çocukların uyku sorunları, sosyal ve akademik problemler yaşamalarına neden olabilir. Bu kaygı, okula gitmek istememe, düşük akademik performans ve sosyal izolasyon gibi sonuçlar doğurabilir .Çocuklar, ayrılık kaygısı nedeniyle okul etkinliklerinden kaçınabilir ve zayıf sosyal ilişkiler geliştirebilirler.

Oyun, çocukların duygularını, düşüncelerini ve yaşantılarını ifade ettikleri doğal bir iletişim aracıdır. Oyun sayesinde çocuklar, duygularını aktarabilir ve düzenleyebilirler. Kaygı, çocukların yaşadığı doğal duygulardan biridir ve çocuk merkezli oyun terapisi, kaygı bozukluklarının tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır.

Bu terapi türü, çocukların duygularını ve düşüncelerini oyun yoluyla ifade etmelerine olanak tanır, bu da onların yaşadıkları kaygıları daha iyi anlamalarına ve başa çıkmalarına yardımcı olabilir. oyun terapisinin ayrılık kaygısında nasıl etkili olabileceğine dair bazı noktalar şunlardır;

1. Duygusal İfade: Çocuklar kelimelerle duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Oyun terapisi, çocukların endişelerini, korkularını ve diğer duygularını oyun yoluyla ifade etmelerine olanak tanır. Örneğin, ayrılma senaryolarını oynayarak bu durumlarla başa çıkma yollarını keşfedebilirler.

2. Güvenli Bir Ortam: Oyun terapisi, çocuklara duygularını ve düşüncelerini güvenli bir ortamda ifade etme fırsatı sunar. Bu ortamda, çocuklar ayrılık kaygısı ile ilgili endişelerini daha rahat paylaşabilirler.

3. Sorun Çözme Becerileri: Oyun terapisi, çocuklara problem çözme becerilerini geliştirmede yardımcı olabilir. Çocuklar, oyun sırasında karşılaştıkları zorluklar ve ayrılık durumlarıyla ilgili stratejiler geliştirmeyi öğrenebilirler.

4. Bağlanma Güçlendirme: Oyun terapisi, çocuklar ve terapistler arasında güvenli bir bağ kurmayı teşvik eder. Bu güvenli bağ, çocukların ayrılma kaygısını hafifletmek için önemli bir destek olabilir.

5. Gerçek Yaşam Senaryoları: Terapistler, çocuklara ayrılık senaryolarını oyun içinde yaşatarak, bu durumlarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Çocuklar, ayrılma anında yaşadıkları duygusal zorlukları oyun yoluyla simüle ederek bu durumlarla nasıl başa çıkabileceklerini öğrenebilirler.

6. Aile Katılımı: Oyun terapisi sürecinde aile üyelerinin de sürece dahil edilmesi, aile dinamiklerini anlamaya ve çocukların ayrılık kaygısının üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.

Genel olarak, oyun terapisi, çocukların ayrılık kaygısını ele alırken duygusal ifadelerini desteklemeye ve başa çıkma stratejilerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Her çocuğun ihtiyaçları farklı olduğundan, oyun terapisi genellikle bireysel olarak uyarlanır ve çocukların özel ihtiyaçlarına göre şekillendirilir.

Psikolog Seda Taner